İçindekiler
Boşanmada Mal Paylaşımı ve Tasfiye Davası: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, Hesaplama Teknikleri ve Avukatın Stratejik Rolü
Giriş
Evlilik birliği, sadece duygusal bir ortaklık değil, aynı zamanda ekonomik bir kader birliğidir. Ancak bu birlik sona erdiğinde, yılların emeği, birikimi ve geleceğe dair kurulan hayallerin maddi karşılığı olan mal varlıklarının nasıl paylaşılacağı, boşanma sürecinin en çetin savaşına dönüşebilir. Türk hukukunda “Mal Rejimi Tasfiyesi” olarak adlandırılan ve halk arasında boşanmada mal paylaşımı olarak bilinen bu süreç, boşanma davasının kendisinden çok daha karmaşık, teknik hesaplamalar gerektiren ve stratejik hataların milyonlarca liralık kayba yol açabildiği bir yargılama alanıdır.
Yalova’da Aile Hukuku pratiğinde sıkça karşılaştığımız üzere, taraflar genellikle boşanma davasındaki “kusur” (aldatma, şiddet vb.) kavramı ile mal paylaşımındaki hak edişleri birbirine karıştırmaktadır. Oysa boşanmada mal paylaşımı, Medeni Kanun‘un getirdiği matematiksel formüllere, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına ve çok ince nüanslara dayalı apayrı bir uzmanlık alanıdır.
Bu kapsamlı rehberde, 2002 sonrası yasal rejim olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimini, kişisel mal ile edinilmiş mal arasındaki hayati farkı, değer artış payı davalarını ve mal kaçırma girişimlerine karşı hukuk sisteminin sunduğu koruma kalkanlarını (eklenecek değerler) en ince detayına kadar inceleyeceğiz. Amacımız, bu sürecin “kendi başına halledilebilecek” bir süreç olmadığını, aksine derin bir hukuki mimari gerektirdiğini sizlere göstermektir.
Boşanmada Mal Paylaşımı: Mal Rejimleri ve Tarihsel Kırılma: 2002 Miladı
Boşanmada mal paylaşımı mantığını anlamak için öncelikle evlilik tarihinizin hukuki önemini kavramanız gerekir. Türk Medeni Kanunu’nda 1 Ocak 2002 tarihinde yapılan köklü değişiklik, mal paylaşımı sistemini baştan aşağı değiştirmiştir.
1 Ocak 2002 Öncesi: Mal Ayrılığı Rejimi
Eğer evliliğiniz 2002 yılından önce gerçekleşmişse ve bu tarihten önce alınan mallarınız varsa, bu mallar için kural olarak “Mal Ayrılığı Rejimi” geçerlidir. Bu rejimde, tapu veya ruhsat kimin üzerineyse, mal ona ait sayılır. Diğer eş, ev işlerini yapmış veya çocuklara bakmış olsa dahi, bu mallar üzerinde doğrudan bir hak iddia edemez. Ancak burada devreye “Katkı Payı Alacağı” girer ki bu, ispatı en zor dava türlerinden biridir; somut olarak o malın alımına maddi katkı sağladığınızı (örneğin altınlarınızı bozdurduğunuzu) dekontlarla ispatlamanız gerekir.
1 Ocak 2002 Sonrası: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, aksine bir sözleşme yapılmadıkça tüm çiftler için yasal rejim “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” olmuştur. Bu rejimin temel felsefesi şudur: Evlilik süresince, kimin adına kayıtlı olursa olsun, karşılığı verilerek (emekle, maaşla) edinilen mallar “ortak” kabul edilir ve boşanma halinde yarı yarıya paylaşılır. Ancak bu “yarı yarıya” ifadesi, hukukta “Artık Değer” hesabı üzerinden yapılır ve sanıldığı kadar basit bir bölme işlemi değildir.
Boşanmada Mal Paylaşımı: Temel Kavramlar (Kişisel Mal mı, Edinilmiş Mal mı?)
Boşanmada mal paylaşımı davasının kaderini belirleyen en kritik ayrım budur. Hangi malın havuza atılıp ikiye bölüneceği, hangisinin sahibinde kalacağı bu ayrıma göre belirlenir. Bir avukatın ilk görevi, mal varlığı kalemlerini bu iki kategoriye doğru şekilde ayırmaktır.
1. Edinilmiş Mallar (Paylaşıma Tabi Olanlar)
Kanun gereği (TMK m. 219), evlilik birliği devam ederken eşlerin emekleri karşılığında edindikleri malvarlığı değerleridir. Bunlar tasfiyede ikiye bölünür:
- Çalışma Karşılığı Edinimler: Maaş, ücret, prim, ticari kazançlar.
- Sosyal Güvenlik Ödemeleri: Emekli ikramiyesi, kıdem tazminatı, işsizlik maaşı.
- Kişisel Malların Gelirleri: Burası çok karıştırılır. Örneğin; size babanızdan miras kalan bir ev “kişisel mal”dır, bölünmez. Ancak bu evin evlilik süresince elde edilen kira geliri “edinilmiş mal”dır ve eşiniz bu kira üzerinde hak sahibidir.
- İkame Mallar: Edinilmiş bir malın satılıp yerine yenisinin alınmasıyla elde edilen değerler.
2. Kişisel Mallar (Paylaşıma Tabi Olmayanlar)
Bu mallar tasfiye hesabına katılmaz, doğrudan sahibinde kalır. Karşı taraf bunlardan pay isteyemez (TMK m. 220):
- Kişisel Kullanım Eşyaları: Giysiler, çantalar, saatler, makyaj malzemeleri.
- Miras Yoluyla İntikal: Evlilik içinde olsa dahi, miras kalan, bağışlanan veya piyango gibi şans oyunlarından (emek sarf edilmeden) kazanılan mallar.
- Manevi Tazminat Alacakları: Kişinin çektiği acı karşılığı aldığı paralar.
- Evlilik Öncesi Mallar: Evlenmeden bir gün önce bile alınmış olsa, o mal kişiseldir.
Kritik Hukuki Nüans: Bir malın hem kişisel hem edinilmiş kısımları olabilir. Örneğin; evlenmeden önce alınan bir arsanın (kişisel mal), evlendikten sonra üzerine yapılan binası (edinilmiş mal) olabilir. Veya krediyle alınan bir evin taksitlerinin bir kısmı evlilik öncesi, bir kısmı evlilik içinde ödenmiş olabilir. İşte burada “Oranlama Yöntemi” devreye girer ve bu hesaplamayı sadece uzman bir hukukçu yapabilir.
Boşanmada mal Paylaşımı: Hesaplamanın Kalbi: “Artık Değer” ve “Katılma Alacağı”
Halk arasında “malların yarısı” denilse de, hukuki terim **”Katılma Alacağı”**dır. Formül şöyledir:
$$\text{Aktif Değerler (Edinilmiş Mallar)} – \text{Pasif Değerler (Borçlar)} = \text{ARTIK DEĞER}$$
$$\text{Artık Değer} / 2 = \text{KATILMA ALACAĞI}$$
Bu formül basit görünse de, içine girecek değişkenler davanın seyrini değiştirir.
- Borçların Durumu: Eğer eşinizin kredi borcu varsa, bu borç edinilmiş malın değerinden düşülür. Hatta bazen borç, malvarlığını aşar ve “Artık Değer” eksi çıkar. Bu durumda alacak doğmaz.
- Değerleme Tarihi: Malların değeri, davanın açıldığı tarihteki değil, tasfiye kararının verildiği tarihteki (karara en yakın) sürüm değeri üzerinden hesaplanır. Ancak mal kaçırma varsa, devir tarihindeki değer esas alınır. Bu ayrım, enflasyonist ortamda hayati önem taşır.
Teknik ve Zorlu Bir Dava Türü: Değer Artış Payı Alacağı
Standart mal paylaşımının ötesinde, eşlerin birbirlerinin malvarlığına yaptıkları olağanüstü katkılar için açılan davadır.
Örneğin; kocanın evlilikten önce aldığı (kişisel malı olan) evin tadilatını, kadın kendi babasından gelen parayla veya evlenmeden önce biriktirdiği parayla yaptırmışsa ne olur?
Burada kadın, evin değerindeki artıştan, yaptığı katkı oranında pay ister. Buna “Değer Artış Payı Alacağı” denir. Bu talep, standart “yarı yarıya” paylaşımından farklıdır. Katkı oranı neyse (örneğin %30), o oranda alacak hakkı doğar. Bu davanın ispatı için banka dekontları, faturalar ve bilirkişi incelemeleri şarttır. Dekontta yazan açıklama bile (“borç” mu, “destek” mi, “bağış” mı?) davanın sonucunu değiştirir.
Mal Kaçırmayı Engelleme: “Eklenecek Değerler”
Boşanma sürecine giren veya boşanmayı planlayan eşlerin en sık başvurduğu yöntem, malları başkalarına devretmektir. “Arabayı kardeşime sattım, bankadaki parayı çektim” savunmalarıyla sıkça karşılaşırız. Kanun koyucu bunu öngörmüş ve TMK m. 229 ile “Eklenecek Değerler” kavramını getirmiştir.
Aşağıdaki hallerde, mal elden çıkmış olsa bile, sanki hala eşin elindeymiş gibi hesaplamaya dahil edilir:
- Karşılıksız Kazandırmalar: Boşanma davası açılmadan önceki 1 yıl içinde yapılan bağışlar, hediyeler (olağan hediyeler hariç).
- Kötü Niyetli Devirler: Süre sınırı olmaksızın, sırf diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapılan devirler. (Örneğin; değeri 5 milyon TL olan dükkanın, tapuda 500 bin TL gösterilerek bir arkadaşa satılması).
Avukatın Hamlesi: Bu tür durumlarda, mal kaçırıldığını ispatlamak bir dedektiflik çalışması gerektirir. Tapu kayıtları, banka hareketleri, tanık beyanları ve hayatın olağan akışına aykırılık ilkesi kullanılarak, o mal “hesaben” geri getirilir ve masaya konur. Hatta gerekirse 3. kişiye karşı da dava açılabilir.
Kredi ile Alınan Konutların Paylaşımı
Türkiye’de en sık rastlanan senaryo, evlilik içinde krediyle alınan evlerdir. Eğer boşanma davası açıldığında kredi borcu bitmemişse hesaplama nasıl yapılır?
Yargıtay’ın bu konuda çok detaylı ve karmaşık bir formülü vardır.
- Evin toplam değeri tespit edilir.
- Ödenen taksit sayısı ve kalan taksit sayısı oranlanır.
- Peşinatın kaynağı (kişisel mi edinilmiş mi) araştırılır.
- Boşanma davası tarihinden sonra ödenen taksitler, ödeyenin “kişisel malı” sayılır ve hesaplamadan dışlanır.
Bu hesabı, hukuk eğitimi olmayan birinin veya konuya hakim olmayan birinin doğru yapması neredeyse imkansızdır. Yapılacak milimetrik bir hata, evin yarısını kaybetmenize veya ödememeniz gereken devasa bir tazminatla karşılaşmanıza neden olabilir.
Şirket Hisseleri ve Ticari Kazançlar
Eşlerden biri ticaretle uğraşıyorsa veya bir şirkete ortaksa, boşanmada mal paylaşımı işin içinden çıkılmaz bir hal alabilir.
- Şirket hissesi evlilik içinde mi edinildi?
- Sermaye artırımı yapıldı mı?
- Şirketin “dağıtılmayan kâr payları” (yedek akçeler) üzerinde diğer eşin hakkı var mıdır?
Yargıtay uygulamasına göre, şirket hissesi edinilmiş mal ise, diğer eş şirkete ortak olmaz ancak hissenin değeri üzerinden alacak hakkı kazanır. Şirketin bilanço değerleri, marka değeri ve gelecekteki potansiyeli mali müşavir bilirkişilerce hesaplanmalıdır. Sadece “resmi muhasebe kayıtlarına” bakmak, genellikle gerçeği yansıtmaz ve büyük hak kayıplarına yol açar.
Usul Hukuku Tuzakları: Nerede, Ne Zaman ve Nasıl?
Mal paylaşımı davası, boşanma davası ile birlikte görülemez. Bu, en sık yapılan hatadır.
- Ayrı Dava Şartı: Boşanma davası dilekçesinde “malların da paylaşılmasını istiyorum” derseniz, hakim bu talebi ayırır (tefrik eder) veya usulden reddeder. Mal rejimi tasfiyesi davası ayrı bir harçla, ayrı bir esas numarasıyla açılmalıdır.
- Bekletici Mesele: Mal paylaşımı davası açılsa bile, mahkeme bu davayı karara bağlamak için boşanma davasının kesinleşmesini bekler. Çünkü mal paylaşımı hakkı, boşanmaya bağlı bir haktır.
- Yetkili ve Görevli Mahkeme: Görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, boşanma davasının görüldüğü yer mahkemesi veya davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
- Zamanaşımı: Mal rejimi davası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır. (Eskiden 1 yıldı, şu an 10 yıl). Ancak bazı özel katkı payı davalarında bu süre değişebilir.
“Anlaşmalı Boşanma” Protokolünde Gizli Tehlike
Çiftler bazen süreci hızlandırmak için anlaşmalı boşanmayı seçer ve internetten buldukları standart protokolleri imzalarlar. Protokole yazılan “Tarafların birbirlerinden maddi-manevi hiçbir talebi yoktur” veya “Mal paylaşımı yapılmıştır” şeklindeki genel ibareler, ileride mal paylaşımı davası açma hakkınızı tamamen ortadan kaldırabilir.
Siz sadece “nafaka istemiyorum” dediğinizi sanırken, aslında milyonlarca liralık ev üzerindeki hakkınızdan da feragat etmiş olabilirsiniz. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma protokolü mutlaka bir avukat tarafından, mal varlığı hakları tek tek gözetilerek (saklı tutularak veya detaylandırılarak) hazırlanmalıdır.
Neden Uzman Bir Aile Hukuku Avukatına İhtiyacınız Var?
Boşanmada mal paylaşımı, bir “niyet” davası değil, bir “belge ve matematik” davasıdır. Haklı olmanız yetmez, haklılığınızı kanıtlamanız gerekir.
Bir avukatsız hareket ettiğinizde karşılaşacağınız riskler şunlardır:
- İspat Yükü: Hangi malın kişisel, hangisinin edinilmiş olduğunu ispat edemezseniz, mal edinilmiş sayılır ve bölünür.
- Bilirkişi Raporlarına İtiraz: Mahkemenin atadığı bilirkişiler bazen hatalı hesaplamalar yapabilir. Avukatınız, teknik bilgisiyle bu raporlardaki hataları tespit edip itiraz etmezse, hatalı rapor hükme esas alınır.
- Eksik Talep: Dava dilekçesinde “fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutuyoruz” demeyi unutursanız veya talebi yanlış nitelendirirseniz (katkı payı yerine katılma alacağı derseniz), alabileceğiniz miktarın çok altında bir paraya mahkum olabilirsiniz.
- Tedbir Talepleri: Dava süresince eşinizin malları satmasını engellemek için “ihtiyati tedbir” kararı aldırmazsanız, dava bittiğinde kazanacak bir mal bulamayabilirsiniz.
Yalova’da ve Türkiye genelinde yürüttüğümüz davalarda gördüğümüz en acı tablo, haklı olduğu halde usul hatası veya yanlış hesaplama yüzünden mal varlığının yarısını kaybeden müvekkillerdir.
Sonuç olarak: Boşanma, hayatınızda bir sayfanın kapanmasıdır. Ancak bu kapanışın sizi ekonomik bir yıkıma sürüklememesi için mal paylaşımı sürecini profesyonel bir zırhla yönetmelisiniz. Geleceğinizi şansa veya kulaktan dolma bilgilere değil, hukukun kesinliğine emanet edin.
Bu makalede paylaşılan bilgiler genel bilgilendirme amaçlı olup, her somut olay kendine özgü detaylar içerir. Hak kaybı yaşamamak için mutlaka alanında uzman bir avukattan hukuki danışmanlık alınız.
